Prof. Dr. Remzi KILIÇ

Develi

Prof. Dr. Remzi KILIÇ*

Giriş:

Birinci Dünya Savaşı Osmanlı Devleti’nin ağır mağlubiyeti ile sona ermiş, Mondros Mütarekesi ile Osmanlı Devleti hukuken olmasa da fiilen sona ermişti. Bu antlaşmaya uygun olarak Türk birlikleri cephelerden çekilerek terhis edilmişlerdi. Öte yandan devletin ulaşım ve haberleşmesi, askeri önemi olan maden ürünleri İtilâf devletlerinin denetimine geçmişti. 6 Kasım 1918’den itibaren Çanakkale ve İstanbul boğazları İtilâf devletleri kuvvetlerince işgal edilmiştir . Artık mütareke hükümleri gâlip devletlere fiilen işgal etme imkânı sağlamıştı.
Mustafa Kemal Paşa’nın 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkışıyla birlikte başlayan Millî Mücadele veya İstiklâl Savaşı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna giden en önemli adımlardan biridir. Büyük Atatürk: Samsun’da ‘Ya istiklâl ya ölüm’ parolası ile yola çıktıklarını en veciz bir şekilde belirtmiştir. Yine, ‘Vatanın bütünlüğü ve Milletin bağımsızlığı tehlikededir’. ‘Milletin bağımsızlığını, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır’ ilkeleriyle Türk Milleti’ni Millî Bağımsızlığa çağırmıştır. Mustafa Kemal’in önderlik ettiği Türk Milleti’nin bağımsızlık mücadelesi tam anlamıyla Millî bir nitelik taşımaktadır . Türk Milleti gerek Anadolu’da gerekse Trakya’da uzun süren savaş dönemlerinden sonra son bir kez daha Millî direnişe ve şahlanışa geçmiştir. Ancak bin bir güçlük, yokluk, yoksulluk ve ihanet içerisinde kıvranan Türk Milleti Kuvây-ı Millîye teşkilâtları veya Müdafâ-i Hukuk cemiyetleri etrafında toplanmışlardır.
Türk Milleti, millî bağımsızlığımızı veya tam istiklâlimizi ilan edebilmek için elbette Amerikan Mandası veya İngiliz Muhipliği gibi, teslimiyetçi bir anlayışla hareket edemezdi. Amasya Genelgesi, Erzurum Kongresi, Sivas Kongresi gibi önemli olaylar, bizzat Mustafa Kemal Paşa tarafından idare olunmuştur. Millî Mücadele gerçekte, sadece silahlı halk kuvvetleri değil, Müdafâ-i Hukuk ve Redd-i İlhak Cemiyetleri, Heyet-i Millîyeler, Kongreler, Ankara’da toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisi ve bunlara yardımcı olan bütün organlar, Ordu ve Millî kuvvetlerdir. Millî Mücadele’de yapılan her türlü hareket millete dayanıyor ve onun adına yapılıyordu. Bu sebeple Millî Mücadele’ye katılan ve taraftar olan herkese ‘Kuvây-ı Millîyeci’ deniliyordu . Mustafa Kemal Paşa’ya bağlı olarak Anadolu’da birçok şehirde millî cemiyetler teşkil edilmeye başlanmıştı.
Sivas Kongresi’nden sonra Develi’de de, Develi Müdafâ-i Hukuk Cemiyeti kurulmuştur. Bu husus bizzat Mustafa Kemal Paşa’nın kendi el yazı ile 01.11.1919 tarihli ‘sırdır’ başlıklı yazısı ile gerçekleşmiştir. Kuvây-ı Millîye gâzilerinden Develi-Everek Belediye Reisi Kanberli Osman Bey’e hitaben Kemal Doğan ve Osman Tufan beylerin ‘Kilikya Kuvây-ı Millîye Kumandanlığı’na tayinlerini ve bunlarla birlikte hareket edilmesini belirtmektedir. ‘01.11.1919 (1335) sırdır, Everek Belediye Riyasetine, Anadolu ve Rumeli Müdafâ-i Hukuk Cemiyeti Heyeti Temsiliyesi, Kilikya Kuvây-ı Milliye Kumandanlığı’na Binbaşı Kemal Beyi tâyin, muavinliğine Yüzbaşı Osman Beyi tefrik eylemiştir. Vezâifi millîyelerinin devamı müddetince Kemal Bey (Kozanoğlu Doğan Bey) Osman Bey’de (Aydınoğlu Tufan Bey) nâmı müstearını taşıyacaktır. Vezâifi millîyelerinde tarafınızdan her suretle mazharı muavenet ve istinat olunmasını ehemmiyetle rica eyleriz’. Anadolu ve Rumeli Müdafâ-i Hukuk Cemiyeti Heyet-i Temsiliye nâmına Mustafa Kemal .
Develi, tarihi ve kültürel bakımdan önemli ve stratejik bir şehir olma özelliği taşımaktaydı. 1919’da bundan 91 yıl önce başlayan Millî Mücadele’de Develi halkı vatanperverlik duyguları içerisinde vazifelerini cesaretle ve şerefle yerine getirmişlerdir. Eğer Develi halkı, Padişah’ın emir ve fermanına Şeyhül-İslam’ın fetvasına uyarak düşmana teslim olmayı tercih etselerdi, Kayseri ve Orta Anadolu’da Fransız işgali ve Ermeni zâlimlerinin pençeleri altında inleyecek ve felâketler çoğalacaktı. Develi’de teşkilâtlanan Millî kahramanlar, Orta Anadolu’yu bu felaketlerden kurtarmışlardır .
Ermeni silahlı kuvvetlerinin başı olan Terziyan Aram: ‘yakında atımın dizginlerini Kayseri’de çekeceğim, büyük intikam günü geldi’, diyordu. Develi halkı Kuvây-ı Millîye öncülüğünde Ermeni sürülerini ve onların saçtıkları tehlikeyi önlemişlerdir. Develi Kilikya Kuvây-ı Millîye Kumandanlığı kurularak, Adana, Kozan, Feke, Saimbeyli (Haçın), Tufanbeyli (Mağara), Şarköy gibi yerlerin Fransız ve Ermeni çetelerinin zulmünden kurtarılmasında takdiri şâyan bir katkı sağlanmıştır .
Develi, daha önce Ermeniler tarafından kendileri için bir merkez seçilmiş, Taşnak ve Hınçak adlı Ermeni terör örgütleri ilk bomba olayını Develi’de gerçekleştirmişlerdi. Suçlu bulunan Ermeni militanlar aileleri ile birlikte Suriye ve Lübnan’a sürgün edilmişlerdi. Suçsuz bulunan diğer Ermeni vatandaşlarımız ise yerlerinde bırakılmışlardı . Ermeniler bu sefer Toroslar’da Haçın’ı Fransızlar himayesinde kendileri için terör eylemleri yapmak ve ele geçirmek amacı ile merkez seçmişlerdi. Buradan etrafa saldırı ve taşkınlık yaparak yüzyıllardır birlikte yaşadıkları Türk komşularına tacize kalkışıyorlardı. Bu da Develi halkının tepkisine yol açmıştır.
Birinci Dünya Savaşı sona ermiş, 30 Ekim 1918 tarihli Mondros Mütarekesi imzalanmış, İngiliz ve Fransız yardımları ile önceden göç eden Haçın Ermenileri eski yerlerine dönmeye başlamışlardı. Ancak Ermeniler bu sefer beraberlerinde çok sayıda silah ve cephane ile birlikte, başkaldırma ve Kilikya bölgesinde bir Ermeni Krallığı kurmak düşüncesiyle hareket ediyorlardı. Bu amaçla örgütlenerek resmen Osmanlı Hükümeti’ne karşı silaha sarılmış ve başkaldırmışlardı. Çevrelerindeki Türkler yakalanıp öldürülüyor ve Türk köyleri basılıp yağmalanıyordu. Bu durum karşısında Türk köyleri, Ermenilerin baskınlarına karşı tedbirler arıyorlar ve müdafaâ için küçük müfreze gurupları kurmaya çalışıyorlardı. Fransız işgal kuvvetleri Ermeni kılavuzlar öncülüğünde Develi’nin 20 km. yakınındaki Fıraktın’a kadar gelmişler ve Zamantı Suyu’nu sınır ilan etmişlerdi. Ermeni Cemaati Papazı Katogikos’u İstanbul’dan önce Kayseri’ye sonra Develi’ye kadar gelerek Ermenileri tahrik etmiştir . Bu durum Ermenileri isyana teşvik ederken, Develi’de Türk ahali üzerinde fevkalâde olumsuz etkiler yapmıştır.
Develi’de Kurulan Millî Cemiyetler ve Faaliyetleri:
Kayseri’den Develi’ye katırlar ve merkepler ile halkın ihtiyaç duyduğu çeşitli giyecek ve yiyecek maddeleri taşıyan, tüccar ve sivil insanlara Ermeni militanlar Erciyes’ten beri gelirken saldırmışlar ve işkence ile sekiz kişiyi öldürmüşlerdi. Bu olay Develi’de çok ciddî bir infiâl uyandırmıştı. Develi’de ilk kurulan millî cemiyet, Osman Coşkun Bey’in girişimleri ile Nisan 1919’da kurulmuştu. Eşraftan ileri gelenler ile temasa geçerek hemfikir olduklarını gören Osman Bey, Develi Kaymakamı Âtıf Tüzün Bey, Develi Belediye Reisi Kamberli Osman Bey ve Develi ileri gelenleri bir araya gelerek, gizli bir ‘İstiklâl Komitesi’ kurulmasına karar vermişlerdir. Hükümet ve Halife’nin dikkatini çekmemek için bu komitenin paravanı olarak çalışacak olan ‘Cemiyet-i İslamiye’yi kurdular. Aslında her iki cemiyette aynı idi.
Nisan 1919’da teşkil eden Cemiyet-i İslamiye’nin yönetimi’ Başkan Paşazâde Osman (Develioğlu) Bey, Sekreter Osman (Coşkun) Bey, Üyeleri: Belediye Reisi Kamberli Osman Bey, Müftü Numan Cebeci, Hâzım (Ulusoy) Hoca ve diğerler ileri gelenler ile toplam yedi şahsiyetten teşekkül etmiştir. Kurucular arasında gerçekleştirilen cemiyetin halka duyurulması için Develi halkı eski Maarif Binası’nda toplantıya çağırılmıştı. Toplantı Kaymakam Âtıf Bey’in konuşması ile açılmıştır. Komite üyelerine ve halka beraber yapılacak işler üzerinde fikirlerini söyledi. Çok hararetli geçen Cemiyet-i İslamiye toplantısında halkla yapılan istişareden sonra şu karalar alınmıştır: 1- Yedi kişilik bir Cemiyet-i İslamiye idare kurulunun kurulmasına, 2-Mahalle ve köylerde cemiyetin teşkilâtlanmasına, 3- Cemiyete silah ve cephâne temin edilmesine, 4- Köyler ziyaret edilerek, ileride kurulacak olan birliklerde kullanılmak üzere, para ve zahire toplanmasına karar verilmiştir .
Böylece çalışmalar disiplin altına alınarak dağınıklıktan kurtarılmış ve kamuoyuna mâl edilmiştir. İstiklâl Komitesi, işin gizli ve askerî işlerini, Cemiyet-i İslamiye’de teşkilâtlanma, para ve gıda temini gibi işlerle uğraşacaktı. İstiklâl Komitesi’nin esas görevi Develi yakınlarına kadar gelen Fransız ve Ermeni kuvvetlerine karşı askerî bir cephe kurmaktı. Zâhiren iki teşkilât gibi görünen bu iki komitenin koordinasyonunu İstiklâl Komitesi sağlamaktaydı. Develi ve havalisinde, şehit ailelerine ve yoksul Türk halkına toplanan yardım ve bağışlar ile katkı sağlandığı gibi, cephede olan Millî kuvvetlere de bu cemiyetler maddî destek sağlıyorlardı.
Cemiyetin kuruluşu ile beraber halk tarafından yapılan yardımlar hızla artmaya başlamıştır. Cemiyet bir bina kiralamış, bir de yetimhâne açmıştır. Şehit çocuklarının burada okutulmasına başlandı. Kaymakam Âtıf Bey sık sık cemiyete uğruyor, toplantılarına iştirak ederek, Cemiyet’in başarılı olması için maddî ve manevî destek vermekteydi . Cemiyet-i İslamiye’nin idare kurulunun faaliyetleri Develi halkı tarafından fevkalâde destekleniyor ve başarılı bulunuyordu. Halk imkânları çerçevesinde aynî ve nakdî yardımlarını esirgemiyordu. Özellikle şehit aileleri ve yoksul kesimlere yardım faaliyetleri yürüten Cemiyet, Develi şehir halkı ve köyleri tarafından çeşitli mahsul ve zahire gibi yardımlar görmekteydi.
Cemiyet-i İslamiye’nin Develi’de kurulmasında ve gelişmesinde Develi’nin yetiştirdiği iki aydın din âliminin etkisi büyüktür. Bu iki kıymetli şahsiyetten birincisi Millî Mücadele aleyhine Padişah fermanına ve Şeyhül-İslam fetvasına karşı çıkarak, Fetva’nın hükümsüzlüğüne dair karşı fetva veren Müftü Numan (Kara Müftü-Cebeci) Hoca’dır. Diğer bir din âlimi ise, Hâzım (Ulusoy) Hoca’dır. Cemiyet bu arada karar vererek Cuma Namazı hutbelerinin de Türkçe okunması işlemini tatbike koymuştur. Develi’de ilk Türkçe Hutbe Everek Câmi-ikebîr’de âlim ve Öğretmen olan Hâzım hoca tarafından okunmuştur. Hutbe’de Cemiyet-i İslamiye’nin faydalarından, düşmana karşı birlik ve beraberlik içerisinde olmanın lüzûmundan bahsetmişti. Hâzım Hoca’nın bu hutbesi, kendisini coşku içerisinde dinleyen Develi halkı üzerinde çok etkili olmuştu. Bundan böyle Develi halkının namus ve şerefini koruyacak birisi gizli, diğeri açık çalışan iki teşkilâtı bulunuyordu. Develi halkı artık üzerindeki karamsarlık rüzgârını atmış ve kendisine güven gelmiş durumdaydı .
Ermeni taşkınlık ve şekâvetini önlemek üzere, Develi’de kurulan önceleri İstiklâl Komitesi ve Cemiyet-i İslamiye adlı cemiyetler sonradan Develi Müdafâ-i Hukuk Cemiyeti’ne dönüştürülmüştür. Bundan böyle Kuvây-ı Millîye kuvvetleri Develi’ye hâkim olmuş ve Ermenileri’nde taşkınlıkları bu sâyede bitmiştir. Maceraperest ve sergerde Ermeni militanlar Develi’den başka yerlere eylem yapmak üzere gitmişlerdir. Develi halkı sürgüne gönderilmeyen Develi Ermenileri’ne karşı daima iyi muamele etmişler, mal, can ve namuslarını kendi namusları gibi korumuşlardır. Bunun en güzel misâli Develi Müdafâ-i Hukuk Cemiyeti’nin almış olduğu 4 Mart 1920 tarih ve 46 numaralı kararıdır.
Bu kararda: ‘Müdafâ-i Hukuku Millîye’nin yegâne emeli vatanını, milletini ecnebi boyunduruğundan kurtarmaktır. Dahilde bulunan anâsırı Hıristiyaniyenin (Ermeni ve Rumlar) Hükümeti Osmaniyye’ye sadık kaldığı, dahilde Kuvây-ı Millîye’nin harekâtını tenkit ve Adana cihetinde bulunan ve İslamları imhâya çalışan komitecilere, ihbar ve işâayı keyfiyet gibi casusluk ve iç âsâyişi dahiliyi ihlâl edecek hareketleri görülmedikçe mâl, cân, ırz, namus ve bütün hukukları her türlü taarruzdan âzâde kalacaklarının, mahâl-i muhtelife cemiyetlerine tebliğ ve ilânı tezekkür kılındı’ denilmektedir.
Bir kararda, Develi Müdafâ-i Hukuk Cemiyeti: Başkan Hacı Seyitzâde Osman Bey, Başkan Yardımcısı Kamberli Osman, Üyeler: Ali Efendizâde Osman, Mavizâde Nazmi Bey, Zileli Hocazâde Tevfik Bey, Reji Memuru Vehbi Bey, Câferzâde Abdullah Efendi gibi, zâtlardan oluşmaktadır. Bir başka kararda ise, Develi Müdafâ-i Hukuk Cemiyeti: Başkan Kamberli Osman Bey, Yardımcısı Osman Nuri, Üyeler: Halil Hulusi, Ahmet Hamdi Bey, Nuri Kolağasızâde, Cemal Bey gibi, zâtlardan oluşmaktadır. Bu durum zaman zaman görev değişiklikleri olduğunu da göstermektedir.
Develi’de İstiklâl komitesi, Cemiyet-i İslamiye ve Müdafâ-i Hukuk Cemiyeti’nde görev yapan ve hizmet eden Develililer şunlardır:
1- Osman Develioğlu (Paşazâde) Reis,
2- Osman Coşkun (Tıraşzâde) Sekreter,
3- Belediye Reisi Kamberli Osman (Özdemir) Bey,
4- Müftü Numan Cebeci (Kara Müftü),
5- Hâzım (Ulusoy) Hoca,
6- Reji Memuru Süleyman Vehbi (Ayata),
7- Hadi (Erdoğan),
8- Halil Hulûsi (Bozatlı) Reis,
9- Ahmet Hamdi Bey,
10- Taküyyiddin (Ayata),
11- Osman Üstün (Çıtkırıldım) Reis,
12- Nuri Kolağasızâde (Akay),
13- Ömer Unkapanızâde (Ünlü),
14- Tevfik Hocaoğlu (Zileli) Sekreter,
15- Kürt Cemal Efendi (Ünal),
16- Ali Ağa (Âşıkzâde),
17- Memiş Vehbi (Kurdoğlu),
18- Mehmet Ali Bey,
19- Müsellim Efendi (Develioğlu),
20- Ömer Lütfi Bey,
21- Nazmi Mavizâde (Mavioğlu),
22- Azmi Efendi,
23- Abdullah Câfer Efendizâde (Deniz),
24- Mehmet Fevzi Özer (Hatunzâde),
25- Çötenli Ahmet Kahya (Peker),
26- Develizâde Mehmet Ağa (Develioğlu),
27- Develizâde Ömer Efendi (Develioğlu),
28- Ahmet Efendi (Hacı Hasanzâde),
29- Hacı İbrahim (Abdurrahimzâde),
30- Râşit Efendi,
31- Mehmet Efendi.
Bu isimler Develi Müdafâ-i Hukuk Cemiyeti Karar Defteri’ndeki imzası olanlardan tespit edilmiştir . Bu kahramanları destekleyen ve kararlarını uygulayan Develi halkını da saygıyla yâd etmek gerekir.
Resmî Görevliler ise şunlardır:
1- Kaymakam Âtıf Bey (Tüzün),
2- Belediye Reisi Osman Bey (Özdemir),
3- Şube Reisi Nebih (Tankut),
4- Develi İlçe Jandarma Kumandanı Abdullah Bey.
Develi’de kurulan ‘Kilikya Kuvây-ı Millîye Kumandanlığı’ emrinde ve ‘Develi Müdafâ-i Hukuk Cemiyeti’ bünyesinde Kozan, Feke, Haçın, Mağara, Şar gibi, yerlerin Fransız ve Ermeni işgalcilerin ellerinden kurtarılması mücadelesinde çeşitli cephelerde görev almış, Develili komutan ve subaylar şunlardır :
1-Osman Coşkun,
2-Hadi Erdoğan,
3-Emin Develioğlu,
4-Enver Aydın,
5-Çakıoğlu Veli (Civan Bey),
6-Ali Develioğlu (Veznedâr),
7-Yakup Kenan Arıkan,
8-Ali Rıza Madazılıoğlu,
9-Topçu Yüzbaşı Ethem Bey,
10-Kamberlizâde Şükrü Bey.
Haçın, sarp ve kayalık bir yerde kurulmuş olup, Toroslar’ın arasında ormanlık ve stratejik konumda önemli bir yerdi. Son dönemde gelen Ermeniler ile birlikte şehirde 4800 hane yaklaşık 30.000 kadar nüfus bulunuyordu. Türk nüfusa oranla Ermenilerin kalabalık bulunduğu bir mekandı . Bu da Ermenileri silah teslim etmiş bir devlet karşısında, şiddet eylemleri yapma ve isyan çıkarma hususunda cesaretlendiriyordu.
Çukurova bölgesinin en kanlı ve en uzun kurtuluş savaşı hiç şüphesiz Haçın’da geçmiştir. 16 Mart 1920’de başlayan kuşatma 16 Ekim 1920 tarihine kadar devam etmiştir. Haçın içerisinde kalan 500-600 kadar Müslüman Türk’ün hiçbiri kurtulamamıştır. Ermeniler burada sekiz ay kanlı bir direniş sergilemişlerdir. Kafkaslardan bile gelen on binden fazla çift tabancalı, terör eğitimi ve deneyimi olan kendilerine ‘Kamavor’ denen bu militanlar teslim olmamak için Haçın’ı yakarak harap etmişlerdir. Ermeniler Haçın’da mazgallar açarak müdafaa yaptıklarından korunaklı durumda idiler. Türk kuvvetleri, kuşatmada ve hücuma kalktıklarında açık hedef durumuna düşüyorlardı . Bu yüzden kayıpların sayısı artıyordu.
Haçın nihayet kurtarılmış, ama pek çok şehit verilmiştir. Bu şehitlerin geri de kalan aileleri çok ciddî manevî ve maddî sıkıntılar yaşıyorlardı. Feke, Kozan, Haçın’ın kurtuluşunda Develi’nin o zamanki, sadece Yahyalı Bucağı’ndan bin kadar gönüllü katılmıştır . Atatürk’ün gönderdiği subaylar kadar onlara itaat ederek bağlılık gösteren Develi ve havalisinden ‘Kilikya Kuvây-ı Millîye Kumandanlığı’nda subay ve milis kuvvet olarak görev alan bütün şehitleri ve gâzileri de rahmetle anmak lazımdır.
Kilikya Kuvây-ı Millîye Kumandanlığı’ Albay Selahattin Adil, Binbaşı Kemal Doğan, Yüzbaşı Osman Tufan gibi komutanlardan oluşmaktaydı. Bu çerçevede, Develi Kaymakamı Âtıf Bey, Develi Belediye Reisi Kamberli Osman, Osman Coşkun, Askerlik Şube Reisi Nebih ve Develi İlçe Jandarma Komutanı Abdullah Bey, bu kumandanlığın emirlerini uygulayan yetkili şahsiyetlerdi.
Ermenilerin yaptığı akıl almaz zulüm ve işkencelerden olumsuz etkilenen ve ailesini de bu yüzden kaybeden Gizik Duran ve diğer çete reisleri emrindeki birlikler ile Develi’ye 5 km. uzaklıkta bulunan Ayvaz Hacı Köyü’ne gelerek Develi’deki Ermenilerden intikam alacaklarını bildirdiler. Bu dönemde Develi’de 2000’den fazla Ermeni yaşamaktaydı. Gizik Duran ve çete reisleri Ermenilerden intikam almaya karalı idiler. Gizik Duran ve on kadar çete reisi Develi’de Kamberli Osman’ın evinde yapılan toplantıda, savaşa katılmamış Ermenilerden intikam almak için onları öldürmenin doğru olmayacağı, Türklerin silahsız kişileri öldürmek gibi bir geleneklerinin olmadığı, tam aksine silahsız insanları korumak gerektiği, böyle bir olay olursa bunun Türk tarihine kara bir leke olarak geçeceği ve durumun Dünya ve Türk kamuoyunda olumsuz sonuçlar doğuracağı belirtilerek, bu kişiler fikirlerinden vazgeçirilmiştir. Develi Müdafâ-i Hukuk Cemiyeti Develi’deki Ermenilerin can güvenliğinin kendi teminâtları altında olduğuna iknâ ederek bu girişime izin vermemiştir .
Sonuç:
İstiklâl Savaşı veya Millî Mücadele sürecinde, Türkiye genelinde ve Develi’de kurulmuş olan Millî Cemiyetler veya Müdafâ-i Hukuk Teşkilâtları, faaliyetleri sırasında Mustafa Kemal Paşa tarafından bildirilen ‘Müdafâ-i Hukuk Nizamnâmesi’ndeki hususlar çerçevesinde, hareket etmek zorundaydılar. Türk Milleti’nin yüksek seciyesine ve devlet geleneğine uygun olarak, Mustafa Kemal Paşa’ya ve O’nun emirlerine âzamî dikkat göstermişlerdir. Bu durum 19 Mayıs 1919’dan 29 Ekim1923’te Cumhuriyet ilan edilinceye kadar titizlik içerisinde gözetilmiştir.
Ekim ayı başlarında 1919 yılında Mustafa Kemal Paşa’nın emri üzerine Kılıç Ali Bey, Erciyes Dağı eteklerindeki Tekir Yaylası’nı aşarak Develi’ye gelmiştir. Kılıç Ali Bey Mustafa Kemal Paşa tarafından gönderilen ‘gizlidir’ yazısı ile Müdafâ-i Hukuk Nizamnâmesi’ni de Develi Belediye Başkanı Kamberli Osman ve ileri gelenlerine takdim etmiştir. Bu Nizamnâme’nin Millî Cemiyetler açısından uygulanması zorunlu olduğu için burada sosyal faaliyetlere dair hususlarını belirtmekte yarar görmekteyiz.
1- İstiklâlimizin korunması uğrunda kurulmuş olan Millî kuvvetler, her türlü müdahale ve tecavüzden mâsundur. Devlet ve milletin mukadderâtına Millî irade esas ve hâkimdir. Ordu, Hilafet Makamı’nın korunmasına dahi kefil olan Millî iradeye tâbi ve onun hizmetindedir.
2- Millî teşkilât ile Ordu arasındaki işbirliğini ‘Heyet-i Temsiliye’ koruyacaktır.
3- Millî Müfrezeler, Müdafâ-i Hukuk Cemiyeti’nin idare heyetleri ve merkez heyetleri tarafından kurulur. Bu hususta gereken yardımları Asker Alma Daireleri subay ve mıntıka kumandanları ifa ederler.
4- Millî Müfrezeler, sâbit ve seyyâr olmak üzere iki türlüdür. Genellikle mücadele, emniyet ve asâyişi sağlamak için ve ordunun harekâtını kolaylaştırmak için Seyyar Müfrezeler kurulur. Bundan başka eşkıya saldırısından ve İslam olmayan unsurların ihtilâl ve saldırılarından kasaba ve köyleri korumak için mahalle, köy ve mıntıkalarda Sâbit Müfrezeler kurulur.
5- Seyyâr Müfrezeler, silah altında olanların dışında, bütün milletin eli silah tutan gençlerinden kurulur. Müfrezeler haydut kuvveti olmayıp, vatanın ve milletin selâmetine kendisini vakfetmiş kanaatkâr ve hamiyet sahibi kimselerden kurulmalıdır .
Bununla beraber, vilayet ve sancaklarda, kaza ve merkezlerde görev yapacak ‘İdare Heyetleri’ oluşturulacak ve bu heyetler sosyal faaliyetlerde şu hususlara dikkat edeceklerdir: Âhaliyi uyarmak, vatanî duyguları canlandırmak, varlığını devam ettirmek ve yolsuzluklar meydan vermemek şartı ile halktan yardım toplamak ve bu yardımları kanunlara uygun bir şekilde gereken yerlere kullanmak ve dağıtmaktır. Teşkilâtın gizli tutulması, önemle tavsiye olunur. Bunu için Müdafâ-i Hukuk Cemiyeti’ne görünürde imam, muhtar ve köy hocasından müteşekkil İslam Cemiyeti şekli verilmelidir. Bu mıntıkalara gönderilecek ve buralarda vazife alacak kişiler son derece fedâkâr ve namuslu subaylar ve sivilden seçilmelidir.
Bundan başka Millî Cemiyet üyeleri halk arasında, ahalinin bir yerden bir yere göç etmesine izin vermeyecektir. Arazi ve emlak, ancak Müslümanlar arasında satılacaktır. Ecnebi ve Hıristiyanlara mal-mülk satılmayacaktır. Müslümanlar arasında gayet samimi birlik ve beraberlik teminine çalışılacaktır. Herkes bir birine maddî ve manevî olarak yardım edecektir. Köy ve Nahiyeler de Yardım Sandıkları meydana getirilecek, millet adına çalışan personele ve ailelerine yardımlar yapılacaktır. Millî amaçlara hizmet etmeye muktedir, ülkü sahibi öğretmenler seçilerek, okullar açılmasına önem verilecektir. Her türlü alış-veriş Müslümanlar arasında yapılacaktır. Gayri Müslimlerden mal alınmayacaktır .
En zor durumda dahi eğitimin ve öğretimin aksatılmaması için alınan bu kararlar, Türk Milleti’nin aydınlık geleceğinin işareti olacaktır. Bu kararlar, Osmanlı Ordusu’nun terhis edilip dağıtıldığı bir süreçte, alınması gereken belki de en önemli kararlardır. Bütün bu olaylar cereyan ederken, bir taraftan Batı Anadolu, Yunan işgali altında, Güney bölgelerimiz İngiliz ve bilhassa Fransız işgali altında, İstanbul İngiliz işgalinde, Ermeni terör örgütleri Ruslar ile işbirliği içerisinde Doğu Anadolu’yu yakıp yıkmışlardı. Artık sıra Toros dağlarını aşarak Orta Anadolu’nun Ermeni eşkıyası ile işbirliği halinde işgaline gelmişti. Bu olumsuzluklar 1920 yılından itibaren Türk Milleti’nin kararlı ve fedâkâr evlatları tarafından 91 yıl önce bu vatandan ebediyen uzaklaştırılmıştır.
Büyük Atatürk başta olmak üzere, bütün Millî Mücadele şehitlerimizi ve Develi’de Millî teşkilâtları kurarak neslini ve namusunu koruyan kahraman şehitlerimizi, günümüzde iç güvenlik harekâtında Millî birlik ve bütünlüğümüz için vermiş olduğumuz şehitlerimizi rahmetle ve minnetle anıyoruz.

KAYNAKÇA:

– ATATÜRK, Mustafa Kemal’ Nutuk (1919-1927), Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, Ankara, 2000.
– AYIŞIĞI, Metin’ ‘Millî Mücadelede Develi’, Bütün Yönleriyle Develi, I. Bilgi Şöleni, (26-28 Ekim 2002), (Bildiriler ve Fotograflar), Develi, 2002, ss. 1-19.
– ESEN, Hidayet’ Millî Mücadele’de Yahyalı ve Ermeniler, (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Niğde, 2003.
– GÜRBÜZ, Cenani’ Millî Mücadele’de Develi ve Ermeniler, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1996.
– ______________’ ‘Develi’de Müdafâ-i Hukuk Cemiyeti’nin Kurulması’, Bütün Yönleriyle Develi, I. Bilgi Şöleni, (26-28 Ekim 2002), (Bildiriler ve Fotograflar), Develi, 2002, ss. 69-76.
– KARS, Zübeyir’ Milli Mücadele’de Kayseri, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1993.
– KILIÇ, Remzi’ ‘Millî Mücadele’de Gizik Duran ve Faaliyetleri’, IV. Kayseri ve Yöresi Tarih Sempozyumu Bildirileri, (10-11 Nisan 2003), Kayseri, 2003, ss. 361- 377.
– ÖZDEMİR, Mehmet’ Milli Mücadele’de Develi, Sümer Matbaası, Kayseri, 1973.
– SELEK, Sabahattin’ Anadolu İhtilâli, (5. Baskı), Örgün Yayınları, Ankara, 1981.
– TUFAN, Osman’ Kilikya Doğu Bölgesinde Millî Hareketler ve Kozan Sancağı ile Mülhakâtının Kurtuluş Hâtıraları, Bahar Matbaası, 1964.

 

Leave a Comment

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.